16 Ağustos 2010 Pazartesi

Meselemiz

Dehlizleri sevdik biz.
Derinlere serüvenleri,
Yarı ışıklı yollarda
El yordamıyla ilerlemeyi.

Yormayan sohbetleri sevdik.
Çimenleri,sigaraları,müzikleri
Sırtı şekilli kadınları
Bir de tüm bunları izlemeyi.

Cibinliksiz uykuları sevdik.
Kanımızın şenliğini sineklerle paylaşmayı,
Yaprak aralarından görünen yıldızları,
Ve hatta onları örten bulutları.

İhtişamlı binaları sevdik.
Kuru, tahta kulübeleri,
Beyaz sahil hamaklarını,
Bir de otel köşelerini.

Çokbilmiş taklidi yapmayı sevdik.
Boyumuzdan büyük analizleri,
Yarım yamalak anlatmayı,
Adamları bir şeylere benzetmeyi.

Mektuplaşmayı sevdik.
Güzel çirkin harfler çizmeyi,
Değişik boylarda zarfları,
Postane yalnızlığını.

Sokaklarda karşılaşmayı sevdik.
Aptal saptal yürümeyi,
İnceden mırıldanmayı,
Ve yeniden gülmeyi.

Tanımadığımız şehirleri sevdik.
İnsan peşlerine takılmayı,
Dükkanlarda yoktan eğlenmeyi,
Hiç mi hiç sıkılmamayı.

İçli dışlı olmayı sevdik.
Güneşe beraber çıkmayı,
Havayı kibirsizce koklamayı,
Zarifçe süzülmeyi.

Çok notalı şarkıları sevdik.
Küçük ritimler tutturmayı,
Dinlerken yorulmayı,
Yorularak var olmayı.

Meselemiz üç kişilik değildi.
Biz de üç kişi değildik henüz.
Üçüncü kişinin anlamayacağı bir dili sevdik,
Ama unuttuk konuşmayı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder